"Tırtıl, dünyanın sonu dediğinde, usta kelebek başlangıç dermiş."
Zamanın akışına kapılan, gündelik telaşlarda kaybolan biri bu soruları sormaz.
Ama zamanın bir yanılsama olduğunu fark eden, gerçeği aramaya başlayan herkes durup düşünür:
Bunlar basit sorular gibi görünse de, aslında varoluşun en derin bilmeceleridir.
Eğer her şey rastgele olsaydı, sen bu soruları soruyor olmazdın.
Belki de varoluşun sırrı, onu keşfetme cesareti gösterebilenlerde saklıdır.
İnsan, doğduğu anda çevresi tarafından farkında olmadan manipüle edilir ve içinde bulunduğu toplumun doğrularını mutlak gerçek sanarak benimser. Bu kalıplar, onu düşünsel bir hapishaneye çevirir. Oysa insan, evrende görünmeyecek kadar küçük bir topluluğun parçası olduğunu fark edemez. Yıldızların, galaksilerin, kara deliklerin varlığını göremez; çünkü gözleri, ona gösterilen sınırların ötesine bakmaz.
Çünkü düşünceleri, içinde büyüdüğü kalıplarla şekillendirilmiştir. Ancak gerçek uyanış, bu sınırların farkına varmakla başlar.
Konfor alanı, dogmatik inançlar ve onaylanma arzusu, insanlara mutluluk ve başarı hissi verir. Toplumun gözünde "başarılı" olarak tanımlanırlar ve öldüklerinde, kendi inanç sistemlerine göre güzel bir yeniden doğuşa kavuşacaklarına inanırlar. Dahası, toplum tarafından sevilen biri oldukları için, hiçbir zaman kendi inançlarının sunduğu "güzel sonun" tersine bir kaderi kendilerine yakıştırmazlar. Oysa bolluk bilinci yerine rekabet ve korku içinde yaşarken, toplumun beklentilerine uymaya çalışarak özgürlüğünü kaybeden insan, farkında olmadan bu dünyada kendi karanlığını yaratmıştır.
Gerçek özgürlük, bu zincirleri fark edip sorgulamaktan ve aşmaktan geçer.
Hiçlik, her şeyin kaynağıdır; insan, boşluğu kabul ettiğinde bütün olur.
İnsan soyunun başlangıcında birlik vardı. Ne zaman özgür iradeye adım attı, ikiliğin içinde kayboldu. İyi ve kötüyü, bilgi ve cehaleti, ölümsüzlük ve ölümü, ruhsallık ve dünyayı yarattı. Seçimini görmek ve deneyimlemek için bir yolculuğa çıktı.
Ancak özgür irade devreye girdiğinde, insan ikiliği deneyimlemeye başladı. Artık her şey bir bütün değil, birbirine karşıt iki kutuptu. İyi ve kötüyü ayırdı, ışık ve karanlığı fark etti, ruhsal olan ile maddi olan arasında bir savaş başlattı. Kendini bu zıtlıkların içinde buldu ve seçim yapma zorunluluğuyla yüzleşti.
Eğer "anda kalmak" hiçbir şey düşünmemek, geçmişi ve geleceği yok saymak gibi algılanırsa bu bir yanılsamadır. Ancak anda kalmak, geçmiş ve gelecek kaygılarına takılmadan varoluşun akışını fark etmek olarak anlaşılırsa, bu bir yanılsama değil, bir bilgelik halidir.
İnsan bu dünyada tamamen anda kalamaz, ama anda kalmayı öğrenebilir. Asıl amaç, anda kalmaya çalışmak değil, anın içinde bilgece hareket edebilmektir. Gerçek özgürlüğü, akışa teslim olduğunda ve dış dünyadaki cenneti aramak yerine, onu kendi içinde bulduğunda yakalayabilir. İşte o zaman, başlangıç sonu terk eder ve insan yeniden birliğe döner.
Her şey birbiriyle bağlantılıdır; insanın iç dünyası, evrenin büyük yapısının bir yansımasıdır. Görünenin ötesinde her zaman bir gerçeklik vardır ve bu iki dünya birbirinin aynası gibidir. Gökteki yıldızlar kadar çok, insan zihninde de düşünceler vardır. Evrenin dengesini anlamak ve bulmak isteyen kişi, önce kendi içinde dengeyi sağlamalıdır.
Bir ağaç ne kadar büyük olursa olsun, küçük bir tohumla başlar.
Değişimi sağlamak sadece düşünmekle mümkün değildir. Gerçek gelişim, zaman ve kaynak gerektirir ve bu kaynaklara erişim için maddi imkanlar önemlidir. Yaşamak için temel ihtiyaçlar olan yiyecek, su ve barınma sağlanmadan, içsel dönüşümü başlatmak ve sürdürmek çok zor olacaktır. Fiziksel şartlar stabil olmadığında, zihinsel ve ruhsal gelişime odaklanmak güçleşir. Bu yüzden dönüşüm süreci, önce temel ihtiyaçları güvence altına almakla başlar; ancak asıl değişim, bunlar sağlandıktan sonra bilinçli adımlar atılarak gerçekleşir.
İlk adım olarak, disiplin ve planlama şarttır. Bu yolda sabırlı olmalı ve sürecin kendisinden keyif alarak ilerlenmelidir. Amaç sadece hedefe ulaşmak değil, hedefe giden yolu bilinçli ve kararlı bir şekilde yürümektir.
Bir tohum ekildiğinde, hemen ağaç olmasını beklemek yerine, onun filizlenmesini ve kök salmasını sabırla izlemek gerekir. Eğer sürece güvenilirse, zamanla güçlü bir ağaca dönüşecektir.
Bu yüzden önce en kadim öğretileri hatırlamalıyız:
Bunlar sağlam bir kök oluşturduğunda, ancak para kazanır ve ilerleyebiliriz. Tıpkı Warren Buffett’in dediği gibi, "Finans dünyasında kazananlar, sabırla hareket ederek sabırsızların parasını alanlardır."
İçsel değişim, önce farkındalıkla başlar. İnsan, kendi düşüncelerini, duygularını ve sınırlarını fark ettiğinde dönüşümün ilk adımını atmış olur. Kabullenme ile bu süreç güçlenir; kişi kendini olduğu gibi gördüğünde, değişime direnmek yerine onu doğal bir akış olarak kabul eder.
Eskiyi bırakmak, değişimin gerçekleşmesi için gereklidir. Geçmişin yüklerini ve gereksiz düşünce kalıplarını taşımaya devam eden biri, yeni bir başlangıç yapamaz.
Değişim süreci, hayatın akışına uyum sağlamakla devam eder. İnsan, doğanın bir parçası olduğunu hatırladığında, kontrol etme çabası yerine akışa güvenmeyi öğrenir. Zihni aşarak ve egonun tuzaklarını fark ederek, gerçek özgürlüğe adım atar.
Ancak bu sadece düşünmekle olmaz; değişimin kalıcı olması için kişi harekete geçmeli ve kendi dönüşümünü adım adım inşa etmelidir. Gerçek değişim, zorlamayla değil, suyun kayaları aşındırması gibi, doğanın akışıyla gerçekleşir.
Gerçek neden aranır.
Bu yol, gerçekten zor bir yol. İçinde birçok tuzak, karmaşa ve çıkmaz barındırıyor. "İçine ulaş, gözlerin bir aynadır, paraya gerek yok" gibi güzel ve ruhani tatmin sağlayan sözler kulağa hoş gelse de, bu anlayışı hayata geçirmek bambaşka bir mücadele gerektiriyor.
Bazen zihin parçalanır, bazen inanç sarsılır, bazen de insan maddiyatın içinde kaybolur.
Daha siyasi, dini, mitolojik ya da felsefi derinliklere girmedik bile… Büyük tufan, Anunnakiler, kadim öğretiler, gölgede kalan hikâyeler… Gerçekleri araştırdıkça, insanın gerçeğin ne olduğunu bile sorgulamaya başladığı bir noktaya gelmesi kaçınılmaz oluyor.
Ben YouTube kanalımda, tüm bu konuları tarafsız, yönlendirmeden ve objektif bir bakış açısıyla ele almayı amaçlıyorum. Çünkü öz benliğini arayan bir insanın, kendi ihtiyaçlarını fark ettiğinde zaten doğru bakış açısına ulaşacağını biliyorum.
Örneğin, paranın aslında zaman olduğunu anlayan birine anlatmam gereken tek şey, zamanını nasıl değerli kılacağıdır.
Sayfamın temel amacı, kendi potansiyelini arayan ruhların kendi potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmak.
Halk deyimiyle "Ben çektim sen çekme" veya "Yaşamak için çalışırken, onlara hazır bilgileri sunabilmek".
Ben bu bilgileri paylaşarak ne para kazanmak ne de takip edilerek tatmin olmak istiyorum.
Benim tek amacım, öğrendiklerimi paylaşarak dünyanın daha bilinçli ve güzel bir yer olmasına katkıda bulunmak. Çünkü gerçek gelişim, ancak paylaşıldığında anlam kazandığını artık biliyorum.